Likya Yolu; Öz’e Dönüş Hikayesi
Bir içe dönüş başladı, sıcakta, ateşin bizi çağırdığı yerde. Ama bitmedi. Her yoldan çıktığımızda, her nefesimiz yetmediğinde biraz daha dibe indik. Kustuk içimizde bizi dibe iten şeyleri ki yukarıya çıkabilelim. Her nefes alışımızda suyun dibinden yüzeye çıkmaya çalışan dalgıçın elbisesindeki havayı doldurup ağırlıkları boşaltması gibi, ciğerlerimizi doldurup içimizdeki zehiri bıraktık. An geldi tıkandık ama vazgeçmedik, "sonunda ölüm yok ya" dedik, direndik.. Aklımız kaldı orada, Runfire’da. Ve o özlem ile bilinmez Likya bizi bekliyordu. Daha ilk an'dan herşeyin farklı olacağı belliydi. Bir kere 32 ultracı vardı düşünsenize, 32 deli insan! Sadece o gece bizimle yemek yiyebilecek ama sonrasında tam 1 hafta yanında kahve bile içmeye çekineceğimiz 32 insan. Onların 1 haftası, bize o kadar çok şey öğretiyor ki hiç farkında değiller. Biz hanım evlatları ayağımıza bir diken battı diye ah uh derken, paramparça ayakları için "ayakkabıya girsin gerisi kolay" diyebilec