İlk IRONMAN Yarışım; ACILI; IM Frankfurt
Bir IRONMAN Hikayesi ve Sonrası ( Yazı 2012 Temmuz'da yazıldı )
( Başlangıç ve son 15 günüm )
Öncelikle şöyle diyeyim, uzun olacak.. Çünkü çok doluyum ve anca zaman bulabildim tüm yaşadıklarımı aktarmaya.. Sizi sıkarsam affola..
Geçen sene Sporium'da çalışırken çooook sevdiğim büyüğüm dünyalar tatlısı Peri ile dertleşirken bir gün bana "sizinde yaptıklarınız spor mu?, adamlar neler yapıyorlar" diye söze girip bana IRONMAN in özünü anlattı.. Bende ona gayet ukalaca "şimdi çıksam 12 saatte bitiririm" diyebilecek gaflette bulundum. Sonra ilk sprint triatlonumun koşunca ve ardında sağlam bir kusunca olayın o kadarda kolay olmadığını hissettim. Ve 3-4 senelik planlamama IRONMAN yapılacak diye yazdım.. İlk uzun bisikletimi Fatih Altan'ı ikna ederek 2011 Ağustos başında yaptım.. Beni ekibe almamak için çok uğraşmıştı. Çünkü gerçekten çok acemiydim. Lastik papuç ve sırt çantası ile ilk uzunuma Kemere gittiğimde bana "çantayı bırak ve sana ilk iş olarak bir ayakkabı almak lazım sonrada bisiklet" demişti.. Sonrasında onlarla binebilmek için o gün %110 enerji harcamıştım. 2 gün kımıldayamadım ve bacaklarım 1 hafta ağrıdı.. Zamanla alıştım tabi.. Bu arada en uzun koşum da 10k idi.. Daha uzunu bana sıkıcı geliyordu.. Şartlar beni Hillside City Club İstinye ile buluşturunca bu planlar yavaş yavaş daha erkene çekilmeye başlandı. İlk adım olarak Eğirdir de olimpik triatlon koştum. Oradaki 10k bana işkence gibi gelmişti, ve düşünmüştüm "half ironmande 21k nasıl koşulur?" Ardından Kuşadasında Sprint triatlon koştum.. Daha moral vericiydi. Artık daha uzun yarışlara hazırdım. mıydım?? ve Kıbrısa gitmeye karar verdik. Bisiklet aldım. Ayakkabı aldım. Aerobar aldım. Kendimi ufak ufak şımartmaya başladım ki yarıştan daha çok zevk alayım. Son 1 ay hiç yüzememiştim. Kasığımda ve dizimde sakatlık vardı. Neredeyse antrenman yapamadan kıbrısa gitmek zorunda kaldım.. Ama sporcu ruhumdan kaynaklı zaman takıntım vardı.. Onu şöyle yapsam şunu böyle yapsam diye diye kafayı yiyecektim.. Ama o dalgaları görünce ve o eğimlerde pedal basınca bitirmek tek hedefim olmuştu.. Ve hayatımın ilk yarı maratonunu burada koşarak 6,00,27 ve ilk Half ironman finish imi gördüm.. Çok büyük bir mutluluk.. Ve hemen ardından ne zaman Full yaparım düşünceleri.. Yarış sonrası 2012 için plan program yaptım. Çok güzel hedefler koydum. Ama bunda IRONMAN yoktu. Antwerp Half IRONMAN yarışmam lazımdı. Ama kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiş ve hiçbir şeyi bu kadar istememiştim. Önce tecrübe amaçlı İtalya Pescara da 70.3 te yarıştım. Benim için inanılmaz büyük bir tecrübe oldu. Yarış beslenmesi, öncesi, sonrası gibi çok büyük izlenimlerle Türkiye ye döndüm..
Geçen sene Sporium'da çalışırken çooook sevdiğim büyüğüm dünyalar tatlısı Peri ile dertleşirken bir gün bana "sizinde yaptıklarınız spor mu?, adamlar neler yapıyorlar" diye söze girip bana IRONMAN in özünü anlattı.. Bende ona gayet ukalaca "şimdi çıksam 12 saatte bitiririm" diyebilecek gaflette bulundum. Sonra ilk sprint triatlonumun koşunca ve ardında sağlam bir kusunca olayın o kadarda kolay olmadığını hissettim. Ve 3-4 senelik planlamama IRONMAN yapılacak diye yazdım.. İlk uzun bisikletimi Fatih Altan'ı ikna ederek 2011 Ağustos başında yaptım.. Beni ekibe almamak için çok uğraşmıştı. Çünkü gerçekten çok acemiydim. Lastik papuç ve sırt çantası ile ilk uzunuma Kemere gittiğimde bana "çantayı bırak ve sana ilk iş olarak bir ayakkabı almak lazım sonrada bisiklet" demişti.. Sonrasında onlarla binebilmek için o gün %110 enerji harcamıştım. 2 gün kımıldayamadım ve bacaklarım 1 hafta ağrıdı.. Zamanla alıştım tabi.. Bu arada en uzun koşum da 10k idi.. Daha uzunu bana sıkıcı geliyordu.. Şartlar beni Hillside City Club İstinye ile buluşturunca bu planlar yavaş yavaş daha erkene çekilmeye başlandı. İlk adım olarak Eğirdir de olimpik triatlon koştum. Oradaki 10k bana işkence gibi gelmişti, ve düşünmüştüm "half ironmande 21k nasıl koşulur?" Ardından Kuşadasında Sprint triatlon koştum.. Daha moral vericiydi. Artık daha uzun yarışlara hazırdım. mıydım?? ve Kıbrısa gitmeye karar verdik. Bisiklet aldım. Ayakkabı aldım. Aerobar aldım. Kendimi ufak ufak şımartmaya başladım ki yarıştan daha çok zevk alayım. Son 1 ay hiç yüzememiştim. Kasığımda ve dizimde sakatlık vardı. Neredeyse antrenman yapamadan kıbrısa gitmek zorunda kaldım.. Ama sporcu ruhumdan kaynaklı zaman takıntım vardı.. Onu şöyle yapsam şunu böyle yapsam diye diye kafayı yiyecektim.. Ama o dalgaları görünce ve o eğimlerde pedal basınca bitirmek tek hedefim olmuştu.. Ve hayatımın ilk yarı maratonunu burada koşarak 6,00,27 ve ilk Half ironman finish imi gördüm.. Çok büyük bir mutluluk.. Ve hemen ardından ne zaman Full yaparım düşünceleri.. Yarış sonrası 2012 için plan program yaptım. Çok güzel hedefler koydum. Ama bunda IRONMAN yoktu. Antwerp Half IRONMAN yarışmam lazımdı. Ama kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiş ve hiçbir şeyi bu kadar istememiştim. Önce tecrübe amaçlı İtalya Pescara da 70.3 te yarıştım. Benim için inanılmaz büyük bir tecrübe oldu. Yarış beslenmesi, öncesi, sonrası gibi çok büyük izlenimlerle Türkiye ye döndüm..
Artık sadece 1 ayım kalmıştı ve moral olarak çok kötü durumdaydım.. Yarı maratonu İtalya'da 2.20 koşmuştum ve 1 ay sonra 180 bisiklet üstü 42k koşmak zorundaydım.. 21k da bu kadar zorlanmış ve neredeyse hep yürümüşken 42k nasıl bitecekti?. Ve ben daha önce hiç maraton koşmamıştım. Ayrıca 180k da binmemiştim.. Aslında bakarsan büyük risk almışım.. İtalya sonrası 2 hafta antrenman yapamadım. Canım hiç istemedi. Sonrasında zaten 2 haftam kalmıştı ve yüklenme yapamazdım.. O kadar çok kişi vardı ki etrafımda ironman yapacağım için benden daha heyecanlı olan istemeden insanın kafasında baskı oluşuyor. Hele birde son dakikaya kadar vize işlerimin uzaması. Gitmeme 3 gün kala halen Almanya konsolosluğunun bana vize için tarih vermemesi. Fransa vizesi ile gitmeye karar vermişken Dilek'in son dakika çabası ile süpriz Almanya vizesi.. O günleri anlatamam.. Yüzümde ergenlik sivilcelerim tekrar çıktı.. Konuşamaz ve dalgın oldum.. Çok zordu.. Son 1 hafta. Stres.. Öncesinde Ali Rıza hocamın bitirdiği ironman hikayeleri, Nikola'nın anıları derken heyecan tavanda.. Hep aynı söz söyleniyor; "sıra sende" son bisiklet bakımları ve son toparlanmalardan sonra perşembe sabah Almanya'ya uçuyoruz..
Uçaktan in ve hemen otele yerleş. Taksi şöförü Türk çıktı ve bana yarış boyunca aklımdan çıkmayacak o cümleleri söyledi "bu ara çok yağmur var dikkat edin yıldırım düşüyor, geçen hafta 4 sporcu öldü yıldırımdan!!!" Otelde hemen bisikleti bağla ve kayıt için otelden ayrıl.. Kayıt yerini bulmak için 10k yürü ve nihayet kayıt masasını bul.. Kayıt ol ve çantanı al.. O çantayı almak bile insanı bayağı motive ediyormuş, orada anladım..Hemen kendimi expo ya atıp sele arkası suluk ve yedek lastiklerimi koyabileceğim kutu aldım..
Otele dönüp montaj ve kısa bir tur yapacaktım. Oğuz abilerin otele gittim ve Sedat abi, Boni abi, Rahmetli Kemal Merkit ,Oğuz abi ile biraz muhabbet edip döneyim derken bir anda sağanak yağmurda kaldım.. Yolumu kaybettim. Allahtan garminde gps var. Beni otele götürdü.. Cumayı kendime ayırdım.. Expo ya gittim, bişeyler daha aldım kafamı zihnimi arındırmaya çalıştım. Sonra Sedat abi ile buluşup brif e gittik. Orada diğer tüm Türk ironmanler ile karşılaşıp muhabbet ettik. Heyecan dorukta. Akşamında ise 4 km kısa bir koşu yaptım.. Çantalar hazır.. Sabahtan gidilip bisiklet bırakılacak.. Ben 1 gün öncesinin korkusundan yağmurluğumu da bisiklete bıraktım.
Cumartesi öğlen gibi bisikletimi bırakmaya gittim. Bu sırada büyük destekçim Dilek de Almanya'ya gelmiş ve benden önce yarış alanına gitmişti. Orada buluştuk ve ben bisikleti bırakıp wetsuitimi giyip kısa bir yüzme yaptım ve çıktım. Sudaki ilk izlenimim ise uzanırken parmaklarımı bile göremememdi. Su bembeyazdı.. Sonrasında gidip tüm gün alışveriş ve dinlenme yaptım.. Çokta güzel beslendim.. Akşam oturup önümüze haritayı koyup hangi saatte nereden geçecektim beni nerede bekleyeceklerdi onları konuştuk. Uyku tutmadı tabi.. Gece 1 de pizza yemem lazımdı. Ama o kadar uykusuz kalacaktım ki gece 11 de yeyip yattım..
Yarış Sabahı
Sabah uyanış saat 4.15.. İçimde büyük bir huzur.. Çok tuhaf, ama sonrasında yarış yerine geldikçe yerini heyecan kaplayan bir his.. Bir ara şarteli indirmişim. Bir baktım bizimkiler benim 10 metre gerimden yürüyorlar.. Nasıl o an oldu bilmiyorum.. Son şans dilemeler ve bisikleti hazırladıktan sonra acil wc ihtiyacı ve wetsuit hazırlığı.. Tam o sırada Gül Mijgar çıkageldi ve bana yardım etti. Bende ona tabi =) bana 2 saat fark atacağını bilsem!! =)) tekrar helal olsun.. Start alanında Kemal abi Sedat abi Selçuk ve Devrim le karşılaştık.. Pozlar verdik. Veeeeeeeeeeeeee start anı...Yüzme
1,14Önce kendimi kuğu gibi suya bıraktım.. Kurbağa yüzerek bir 10-15 m gittim. Yavaş yavaş serbeste döndüm.. İtalyanın tecrübesi ile çok sakin başladım.. Sudan çok dinç çıkmam lazımdı.. Hep birilerinin draftına girdim. Hep kalabalık grubun arasında kalmaya çalıştım. İlk tur bittiğinde sudan çıkıp saatime baktığımda tam 40 dk olmuştu.. Şok oldum.. O kadar sakin yüzüp nasıl bu kadar hızlı çıkabilmiştim aklım almıyordu.. Sonra bir an gaza gelip hızlanma gafletinde bulundum. Allahtan hemen fark edip normal tempoma döndüm.. Toplam 3 yumruk yedim ama bende az vurmadım =) Hele birine ayağımla bir koydum ki gözlüğünü ayağımın altında hissettim.. Umarım bir şey olmamıştır. Bu arada tekniğim o kadar kötü ki, tek kolda kurbağa bacak diğer kolda 2 ayak vurusu yapıyorum.. Bende bilmiyorum nasıl oluyor ama daha hızlı yüzüyorum bu şekilde.. Sudan çıkmadan saatime baktım. İlk yere bastığımda saat 1.10 du. Yürüme kısmı filan 1,14 olmuş.. Ama çok enerjik ve gülerek sakin çıktım sudan..
Yüzme-Bisiklet Değişim
Rahat rahat değişim yaptım. Tuvaletimi yaptım. O anda wetsuit çıkartırken yağmur başladı. Ama bastıracağı aklıma gelmedi. Kolamı içtim, Jelimi aldım. 8 küsür dakikada çıktım.Bisiklet
6,49Amacım 130 nabız civarında gitmekti.. Bisiklete bindim daha ayakkabımı giymeden birisinin yerde yattığını gördüm, düşmüş. Yağmur biranda bastırdı ve aklıma taksi şöförü geldi "yıldırım,ölüm!!!" Hemen durup yağmurluğumu giydim.
Sakin sakin nabız bakarak şehre kadar geldim. Ortalama 30 üstü.. Aklımda parkur grafiği var. Yavaş yavaş 3 tırmanış yaklaşıyor. Ama tahminimden daha çok tırmandık. Her köşede düşen birileri vardı. Bu arada hava sıcaklığı 12 derece!!! Üşüyorum hatta donuyorum resmen ama basamıyorum da nabız korkusundan.. Besleniyorum sürekli. İlk turun ortalarında tüm tanıdık isimler yanımdan tek tek geçti. Sakinliğimi koruyup basmadım. İlk turun sonlarına doğru hava açmaya başladı. Ohhh dedim biraz ısınacağız ve üstümü çıkardım. Yaklaşık 4,30 saat olmuştu. Nikolanın hocasının tavsiyeleri aklımda.. Çok iyi hissedeceksin ama sakın basma, sonrası çok zor olacak.. İkinci tura dönerken aklımda 28 küsür olan ortalamayı 30 ların üstüne çıkarmak var ama nerdeee bu sefer çok sağlam bir rüzgara denk geldim... Resmen sağa sola savuruyor.. Zamanda geçmek bilmiyor ve düşündükçe daha bunun üstüne maraton koşulacak.. Artık tamamen bisiklet bitsin diye çevirmeye çalışıyorum. Hele sonlara doğru bir rüzgara yakalandım düz yolda 21-22 bayır aşağı 28 anca görüyorum. Tabi bu istemesen de sinir bozucu oluyor.. Şehri gördüm ve bir anda ohhh çektim. Bitiyor diye.. Değişim alanına yaklaşırken bizimkileri aradım ama kimse yok. Hep gözüm sağda solda.. Bisikletimi elimden aldılar ama ben hala bizimkileri arıyorum.. Ne kadar önemliymiş destekçilerinin olması..
Oturdum ve hemen çantamı bana gösterdiler.. Ayakkabılarımı giydim ve o anda keşke dedim, keşke yedek koşu kıyafeti koysaydım çantaya dedim.. Çünkü gerçekten çok üşümüştüm..
Koca metal paneller yerlere hatta sporcuların üstüne düşüyor rüzgardan. İzleyiciler kaçışıyor. Organizasyon bir anda yağmurluk dağıtmaya başlıyor. Ama ben inatla son 5k yı koşup o finishe giricem.. Acılar çok fazla.. Dizim ağrıyor, sol ayak tabanım ağrıyor, üstüne basamıyorum ama kulağımda Oğuz abinin lafı "acılar bitecek gurur hep baki kalacak" Son 4k ve artık koşmalıyım diyorum. Ama olmuyor, acının tarifi yok. Son bantımı aldım ve artık finishe yakınım.. Son 2k koşamıyorum. Kolumda 4 bileklik.. Hazırım o ana. Kafamda sevinme seramonisi bile hazır, ama bitmiyor.. Son viraj artık koşabiliyorum. Tüm acılar bitti. Bayrağımı, Türk bayraklı Hillside bayrağımı çıkartıp büyük bir gururla tüm tribünlere gösteriyorum. Ve bitiyor. O an elimi yukarı kaldırıp bitti be diyorum. O anda aklıma bizimkiler geliyor. acaba neredeler? Dönüp arkama bakıyorum kulağıma Dilek'in sesi geliyor. Onlara dönüp poz veriyorum ve yere kapaklanmam bir oluyor. İşte o an bittiğim andır. Ve madalyam geliyor boynuma. Ben onu takan kıza öyle bir sarılmışım ki sanki kardeşim de bağrıma basıyorum..
Bisiklet-Koşu Değişim
3 küsürOturdum ve hemen çantamı bana gösterdiler.. Ayakkabılarımı giydim ve o anda keşke dedim, keşke yedek koşu kıyafeti koysaydım çantaya dedim.. Çünkü gerçekten çok üşümüştüm..
Koşu
5,10
Başlar başlamaz hemen tribünlerden geçiyorsun. Alkış kıyamet, aman allahım.
İşte o anda gerçekten de yarıştığını hissediyorsun. İlk viraja geldim çok ufak bir köşe ve hala bizimkiler yok.. Veee karşımda kocaman bir pankart. "GO GÖKSEN GO" "KALBİMİZ SENİNLE" HİLLSİDE TRITEAM" çok tuhaf oldum ama ilk tepkim çok komikti.. "allah cezanızı vermesin bu ne yaaa" =)) dedim.. İşte o anda aklımdan inanın şunlar geçti.. "Şimdi facebookta dailymile da benim zamanlarım paylaşılıyor. haber veriyor millet koşuya başladı bisikleti şöyle yüzmesi böyle.." O anda şunu hissediyorsun "bırakma şansın yok" çok sakin acısız bir tur attım. Parkur çok kalabalıktı. Sürekli milletin kollarındaki bantlara bakıp aaa bu finishe gidiyor aaa bak bu 2.ci turda filan diyordum.. İlk bandımı aldım ve tekrar aynı köşeye geldim.. Bir anda bağıranların sayısı 15 olmuş.. Göksen, göksen... bizimkiler Almanları toplamış öğretmişler =) çok güldüm ve sus işareti yaparak ayıp ayıp dedim.. Tabi hepsi çok motive olup havalara uçmamı beklemiş ama ben sevincimi böyle ifade ettiğimi farkettim. Aslında çok duygulanmıştım.. 21k yı 2,06 filan geçtim. çok iyi gidiyordu ama biliyordum orada bir yerde bir duvar vardı ve beni 25 te karşıladı. Biraz yürü biraz koş, etraftaki Türklerin motivasyonları ile son 12k ya girerken tekrar düzenli koşmaya başladım. Ama artık ayaklarım öne hamle yapmaktan başka hiçbir harekete izin vermiyordu.. Bu arada her ilk 5k rüzgar arkadan son 5k kafadan esiyordu..Artık son turdayım, ama son turda bir anda sağanak yağmur tekrar başladı.. Tüm koşu kavrulup son 5k da kafadan esen fırtınayla karşılaşmak bana şunu düşündürdü; "Allahım beni sınıyor musun, gerçekten bunu becerebilecek miyim diye" . Koca metal paneller yerlere hatta sporcuların üstüne düşüyor rüzgardan. İzleyiciler kaçışıyor. Organizasyon bir anda yağmurluk dağıtmaya başlıyor. Ama ben inatla son 5k yı koşup o finishe giricem.. Acılar çok fazla.. Dizim ağrıyor, sol ayak tabanım ağrıyor, üstüne basamıyorum ama kulağımda Oğuz abinin lafı "acılar bitecek gurur hep baki kalacak" Son 4k ve artık koşmalıyım diyorum. Ama olmuyor, acının tarifi yok. Son bantımı aldım ve artık finishe yakınım.. Son 2k koşamıyorum. Kolumda 4 bileklik.. Hazırım o ana. Kafamda sevinme seramonisi bile hazır, ama bitmiyor.. Son viraj artık koşabiliyorum. Tüm acılar bitti. Bayrağımı, Türk bayraklı Hillside bayrağımı çıkartıp büyük bir gururla tüm tribünlere gösteriyorum. Ve bitiyor. O an elimi yukarı kaldırıp bitti be diyorum. O anda aklıma bizimkiler geliyor. acaba neredeler? Dönüp arkama bakıyorum kulağıma Dilek'in sesi geliyor. Onlara dönüp poz veriyorum ve yere kapaklanmam bir oluyor. İşte o an bittiğim andır. Ve madalyam geliyor boynuma. Ben onu takan kıza öyle bir sarılmışım ki sanki kardeşim de bağrıma basıyorum..
Sonrası
Duş al poz ver.
Ve üşümeye başla.. Titre.. Çok garip bir duygu.. Hava soğuk. İçimde büyük bir huzur var. Ama hipotermi geçiriyorum. Kendimi revir gibi olan çadıra attım. Folyo battaniyemi sarındım ve biraz dinleneyim dedim.. Ama 1,5 saat uyumuşum =) Klasik ben =)
Çoook uzun oldu biliyorum ama eksik bir şey kalsın istemedim. Şu sıralar çoook şımartılıyorum ve Oğuz abinin dediği gurur kısmını yaşamaya çalışıyorum. Çoook zevkli şu an =) pastalar kutlamalar filan =) Sırf bunlar için bile bir daha yaparım..
2012'den kalma bu yazı anılarımı tazeledi =) umarım zevkle okursunuz...
Bravo hocam bravo. Çok dürüst ve güzel bir anlatım.
YanıtlaSil