1 Eylül 2015 Salı

En Zor Yarışım; IM 70.3 Puerto Rico

Acılı geçen bir yarışı yazmak için sanırım 6 ay gerekiyormuş =) Az önce Puerto Rico ya yeniden kayıt olmak ister misiniz? maili gelince yaşadıklarımı anlatmadığımı ve o yarışı seçeceklerin neler ile karşılaşacakları konusunda bilgilendirmek istediğimi fark ettim.



Öncelikle Tarih ile başlayalım


Puerto Rico 70.3 yarışı Mart ayının ortasında yapılan bir yarış. Bir çok açıdan sezon başı yarışı olarak seçilebilecek bir tarihte. Mart ayında Avrupa'da IM 70.3 yarışı yok. Bahreyn ve Abu Dhabi yarışları var. Onlardan birisi ya da Puerto Rico yarışı Mart ayında bu mesafe yarışlar için opsiyonlar. Ben 1 aylık Amerika ziyareti içine Puerto Rico'yu soktum. Seçme sebebim buydu. Ayrıca etaplar güzel gözüküyordu kağıt üzerinde ve Mart ayında burada donarken, sıcak bir iklime gitmek çok cazip gelmişti.


Gelelim Ulaşıma


Türkiye'den direkt bir ulaşım yok maalesef. O sebeple önce Amerika'ya uçup oradan geçmek gerekiyor. Ben Austin Teksas'da olduğum için o dönemde ulaşımımı oradan ayarladım. Normalde İstanbul-New York-Puerto Rico yapmak mümkün. New York'tan yaklaşık 5 saat civarı uçuyorsun Puerto Rico'ya. Teksas ile saat farkı vardı. Yani İstanbul'dan çıkarsan yaklaşık 12 saat New York, aktarma bekleme ve 5 saatte Puerto Rico desen yaklaşık 18-20 saatlik total bir ulaşım süren var.

Bisiklet Taşıma


Tek uçuş olmadığı için ciddi bir bisiklet ücreti ödemek gerekiyor. Amerika uçusu THY ile 60 euro, oradan da neredeyse hepsi 150$ alıyor. Yani hepsini Euro saysan gidiş-dönüş yaklaşık 350 Euro civarı bisiklet taşımaya ödemek gerekiyor.

Konaklama


Puerto Rico gerçekten cennet gibi bir yer. Yarış otelinin kapısında sizi boynuna çiçekten kolyeler takan belboylar karşılıyor. Ortam acaip parti havasında =) fakat otel fiyatları buna paralel olarak yüksek. Yaklaşık 200$ gecelikten başlıyor ve artıyor. Yarışa gittiğinde ve Kıta değiştirdiğini düşünürsek en az 5 gece kalıyorsun. Bu da sana 1000 dolar minimum masraf çıkartıyor.



Kısaca genel bilgileri verdikten sonra yarışı anlatmaya geçiyorum.

Yarış atmosferi açısından avrupadan çok farklı. Daha bir eğlence ön planda. Sanırım tatil ile bu yarışı birleştiren bir çok kişi var. Expo,Kayıt ve Breff alanları kapalı alan olması sıcaktan çok etkilenmeni engelliyor ama hava şartlarına alışmanı da zorlaştırıyor. Her saat başı sanki kurulmuş saat gibi sağnak yağmur yağıyor ve ardında hava yine 35 derece yakmaya ve nemden bunaltmaya devam ediyor. Öncelikle bunu kabullenmek lazım. Benim en büyük hatam, her yağmur yedikten sonra kapalı ve klimalı alana kaçarak yağmurdan kaçmam oldu. Çünkü yağmur o kadar bir anda indiriyor ki sırıl sıklam oluyorsun 15sn de, üzerine kapalı alana kaçınca bir anda klima ile yüz yüze kalıyorsun. O zamanda farkında olmadan tüm bağışıklık sistemin çöküyor. Böyle geçen 3 günden sonra Bisiklet ile Koşu parkurunu dolaştığımda beni nelerin beklediğini çok daha iyi anladım. Bisiklette 100m civarı elevation kazanımı varken koşuda 250-300 metre. Ancak zorluğunu parkuru gezince idrak edebildim. Ama başa gelen çekilir diyerek Bisikleti bırakıp yarışı beklemeye koyuldum.



Yarıştan 1 gün önce

Her yaş grubuna saat veriyorlar Transition alanına giriş için. Sadece Bisikletini bırakıyorsun. Çantaları yarış sabahı götürmen gerekiyor. Bisiklet üzerine Kask, Ayakkabı vs bırakmak serbest. O yüzden T1 hızlı oluyor. Tabii başta koştuğun bölümü birazdan anlatacağım. Bisikletimi bırakıp odama dönüp tüm gün dinlenmeye çekildim. Otelime yakın pizzacıda akşam yemeğimi yedim ve uyumaya çekildim.

Yarış Sabahı

Gece saat 2 gibi bir hışımla uyandım, geç kaldım diye. Nefes alırken boğazım batıyordu ve inanılmaz terlemişim. Stresten olsa gerek. O halimi görünce sıçtık dedim, sabaha böyle kalkarsam yarış filan hikaye. Üstümü değiştirip tekrar uyudum. Sabaha boğaz ağrım geçmiş şekilde 5 gibi uyandım. Sanırım aşırı rahatlıktan az kalsın transition kapanma saatini kaçıracaktım. Otel-Transition alanı-Start alanı arasında yürüyeceğim mesafe ve zamanı tutturamadım. Yaklaşık 3-4km civarında bir mesafe bu arası. Ben çantalarım ile bisikletime giderken herkes terse doğru yüzme startına gidiyordu. İlk defa orada "ne yapıyorum" ben dedim. Transition alanına girerken görevliler içeriyi boşaltmaya çalışıyorlardı çünkü ilk start neredeyse verilecekti. Allah'tan hızlıca hallettim işlerimi ve bu sefer geriye doğru 1.5km yürüyüp starta geldim. Terlik almayı akıl etmediğim için çıplak ayak o mesafeyi yürümek zorunda kaldım. Kullan at terlik kullanmak şart bu yarışta. Neyse starta sağ salim vardım ve kendi startımı beklemeye başladım. Ama ters giden bir şey vardı. Normalde yarış sabahları 1 kere wc'ye çıkan ben stratıma 20dk kalmışken 3.cü defa wc'deydim. Ve artık tabiri caizse cırcır olmuştum. Ama o kadar yarışa kanalize olmuşum ki yarış sabahı hiç bunları düşünmedim. Ayrıca etrafta sürekli güneş koruyucusu sıkan tipler vardı. yapış yapış oluyor diye istemedim. Sonrasında çok pişman oldum o ayrı. Yarış sonrası kısmında bunu anlatacağım.



Yüzme 34:56 ( Yaş Grubu 45, Genel 311 )

Su sıcaklığı 26.5 derece. Wetsuit kullanılmıyor. Zaten Puerto Rico tarihinde su en soğuk 26 derece olmuş. 24.5 derece limiti düşünürsek hiç wetsuit opsiyonunu düşünmeden hazırlanmak lazım. Ben Compressport alt ve üst ile yarıştım. Bu yüzden de üzerime daha yüzdürgen olan bir Swim Suit giydim. İlk hatayı burada yapmışım. Avrupa yarışlarına nazaran önde 20 kişilik bir grup oluştu, arkasında diğerleri çok sakin bir start aldı yaş grubumda. Be ilk grubu kovalayan gruptaydım. İlk 10dk sonrası boynum yanmaya başladı. Swim Suit sürekli sürtüyordu. 3-5 kolda bir elimle düzeltmeye çalıştım. Sonra baktım yapamıyorum vazgeçtim yansın dedim, tempom bozuluyor diye. Aslında Wetsuitsiz bir yarışa göre baya iyi yüzdüm. 34dk da suda çıktım. Yaş grubumda 1 gelen ve 2 gelen ile aramda 3dk bile yokmuş yüzmede.

T1 4:10

 Sudan çıktıktan sonra T1 için 485m koşuyorsun. ( 1 gün önce o mesafeyi yürüyüp garmin ile ölçmüştüm ) Üzerine hızlı bir T1 yapıp hemen bisiklete başladım. Bisikletime geldiğimde Bisiklet askılığında bir çok bisiklet görünce acayip bir moral kazandım. Yaş grubumda çokta kötü yüzmediğimi o an anladım. Bisiklet zaten sevdiğim kısımdı. Ve hızlıca hedeflediğim süreden de hızlı T1 den çıktım. Hedefim 40dk da bisikletin üzerinde olmaktı. O yüzden moral olarak gayet iyiydim.



Bisiklet 2.29.31 ( Yaş Grubu 30, Genel 169 )

Bisiklet en hakim olduğum iyi olduğum branş. O yüzden çok sağlam başladım. Moralim de yerindeydi. İlk 30km rüzgar arkadan esecek, dönüp 15km rüzgara kafadan yiyecek, tekrar aynı 15km yi gidip rüzgarı yine arkaya alacak ve en son 30km de rüzgarı kafadan alıp geleceğiz. Yani aynı parkur içinde 15km yi 2 kere dönüyorsun. Çok tempolu başladım, enerjim yerinde. Nabız yüksek ama aldırış etmedim çünkü bacaklarda yanma yoktu fazla. Dedim herhalde sudan çıkınca koşuda artan nabız bu, birazdan düşer. Bizim start son starttı, arkamızdan sadece Relay olanlar çıktı. O yüzden beni yakalayıp geçen toplasan 5 kişi vardır yoktur. Ben ise rüzgarı arkama almış, 40 ın üzerinde bir ortalama ile soldan kapatmış gidiyorum. Amerika yarışlarında yarışmacıların Calf'lerine yaşları yazılıyor. Bu sayede arkadan geldiğinde rakibin mi değil mi anlıyorsun. İlk 30k da 10-15 tane yaş grubumdan adam geçtim. Sonra bir anda geçememeye başladım. Geçtiklerimin hepsi başka yaş gruplarındandı. Önder abi anlatmıştı, bir yerden sonra hakemler gelmiş etrafına ve takip etmeye başlamışlar, ilk 10 da gittiğini o anda anlamış. Bende kimseyi geçememeye başlayınca dedim ki kendime "ön tarafı yakalamaya başlıyorsun herhalde". Nabız avr 167 gidiyorum. Hissiyatta bir şey yok. Ama yarış heyecanı ve adrenalini ile ne kadar pedal kesip nabızı düşürmeye kalksam da birilerini geçme arzusu ve hazzına yenik düşüp o nabızda devam ettim. Rüzgarı tekrar arkama aldığımda bu sefer 42-43 gitmeye başladım. Dedim ön tarafı yakalayayım iyice. Bir tane yaş grubumdan sporcu ile beraber gidiyoruz önlü arkalı, bir o geçiyor önüme tempo veriyor, bir ben. Son 30k ya girdiğimizde midemden uyarılar gelmeye başladı ama aldırış etmedim. Yediğim jel dokunmuştur, koşuda hallederim diyerek kaale almadım pek. Sonra Parkur boşaldı son 30k da, bir çok kişi arkamızda kalmıştı ve önümüzde gördüklerimiz ile aynı tempoda gidiyorduk. İçimden şunu dediğimi çok net hatırlıyorum "eğer ilk 10 a girersem, bu çocukla beraber kapışıpta beni geçer o 7 ben 8 olursam, slot rolldown olur da 7.ye verilir ve ben şuanda burada onu geçmediğim için o slotu alamazsam çok üzülürüm. Çocuğun tipi iyi koşucu olduğunu gösteriyor. O yüzden bisiklette biraz arayı açmam lazım" Aynen böyle düşündüm ve tempoyu az daha arttırdım. Etrafımda hakem motorları da gezmeye başlayınca iyice gaza geldim. Nabız bile bakmadan bastım. 81.ci km de hafif bir köprü üstünden geçiş vardı. Tam oraya girerken birisini sollamak için sola çıktım ve görmediğim bir küçük çukura ön lastik tak diye girdi çıktı. İçimden patlama olasılığı geçti ve 3sn olmadan jant yere oturdu. Hem de dümdüz parkurda belkide hızımı kesecek 2-3 hafif bumptan bir tanesinin başında. Okkalı bir küfür salladım. Ortalamam 37 nin üzerindeydi ve ben kendime "çok iyi gidiyorsun, şuan hızlıca bunu değiştirip son 9km yi yapacaksın, hiç bir şey kaybetmedin" dedim ve hızlıca lastiği değiştirdim. Üzerine o baump'ı tırmandım ve devam ettim. İlk defa bacaklarım yandı sonrasında. Meğersem laktattan boğulmuşum da haberim yokmuş o adrenalin ile =) 4dk durunca kastaki laktat kana geçip beni mahvetti. Ama yine de 9km bastım ve 2.29.31 ile T2 ye geldim. Yaş grubumda 30.cu inmişim Bisikletten. Kısa bir check ettim, lastik patlatmasam en iyi 20.ci girermişim =) yani öyle 5-10 filan değil. Sanırım hakemler draft yapmayalım diye gelmişler yanımıza =)

T2 2.15
Ben tabii o gazla sanki olimpik triatlonmuş gibi hızlı bir geçiş ile Koşuya başladım. hatırladığım en önemli detay Muz yediğimdi =)



Koşu 2.34.47 ( Yaş Grubu 58, Genel 483 )

Bisiklet derecesinden daha kötü koşu derecesi mi olur? Yaptım oldu =) Maalesef tabii. İşin espri kısmını bir yana bırakırsak çok motive başladım koşuya. Bisikletteki o mide yanması filan yoktu hiç. İlk 2k dan sonra bir çok dik rampa var, 2 kere çıkıyorsun. Oraya kadar 5 pace geldim. Hedefim 5 pace gidip son 5km de artık ne kaldıysa bacaklarda basmaktı. O rampayı koşarak çıkmayı denedim ama ancak eller dizlerimde çıkabildim. Koşan sayısı da pek yoktu. Sonrasında az da olsa eğimin devam ettiği 1k ile iyice duvara çarpmış gibi oldum. Hava acayip sıcaktı. Ben son 3 gün yaşadıklarımdan dolayı nasılsa her saat başı yağmur yağıyor, serinleriz demiştim ama nafile, yarış günü bir damla bile yağmur düşmedi. İlk 2 istasyon ve 5k yı sorunsuz geçtim ama tempomu korumaya çalıştım. Kale var ve yanından aşağıya iniyorsun sahile. Sahil şeridinde 1.5k civarı gidip geri dönüyorsun. Önder abi beni uyarmıştı orası için ama ben pek anlamamışım =). Güneş kale surlarına vuruyor oradan sana yansıyor, yani sağdan güneş yiyorsun soldan sıcak hava üzerine çöküyor ve o alanda su istasyonu yok. Yaklaşık 3-4km. Dönüşte 1k gibi bir yokuş çıkıyorsun ve tepede istasyon var. Bir şekilde ite kaka ilk tur bitti. Su istasyonlarında artık bidon bidon su dağıtıyorlar. Bende alıp kafam aşağıya boca ediyorum. Bu anlattığım turu 1 kere daha sorunsuz atlattım ama tabi yürü koş yapa yapa. Yürürken bile nabzım 165 atıyor. Son kez o tepeye çıktım artık 6k filan kalmış, bir bidon suyu kafa diktim, 3-4 yudum sağlam su içtim ve herşey o anda karardı. Bidonu yere indirip anında içtiklerim ile beraber ne varsa çıkartmaya başladım. Gözüm karardı yıkıldım yere. Çok yatmadım sanırım hemen ayağa kalkmaya çalıştım yine kustum ve yine kustum. orada 4 kere çıkarttım. Sonrasında güç bela ayaklanıp yürüyerek finishe gelmeye çalıştım. 3 istasyon daha vardı ve ben her istasyonda ağzıma 1 yudum su alsam kusuyordum. Bir yandan acaip bir sıvı alma isteğim var, diğer yandan 2 adım koşsam bile midem ağzımda. Son 1k ya girene kadar idare ettim. Son istasyonda artık iyi gibiydim ve 1 yudum kola içtim. İçmez olaydım, yine gözler karardı, sağlam bir çıkartma daha yapıp yıkıldım. Bu sefer finishe yakınım diye görevliler geldi. Klasik bırakacak mısın? İyi misin? filan sordular. İnat etmiştim. Kalkıp gitmişim taaa Puerto rico ya, finish görmeden dönmek istemiyordum. Teşekkür ettim ve ayaklanıp yavaş yavaş yürümeye başladım. Finishe kadar kah ağlayarak kah yumruklarımı sıkarak, o dönem içinde olduğum psikolojik savaşı düşünerek devam ettim. Finishten geçerken bile kafamı kaldıramadım. Ama bitirdim ne olursa olsun diyerek.



Yarış Sonrası

İlk bulduğum gölgeye attım kendimi. Önceki tecrübelerime dayanarak uzandım ve uyumaya çalıştım. Yarım saat kadar sakince kaldım olduğum yerde. Uzanık pozisyonda oturur pozisyona ilk geçtiğim anda tekrar kustum ve artık safra gelmeye başladı. Kendi kendime yenemeyeceğim çok belliydi. Hemen etrafımdan 2 kişi yardım etti ve medical çadıra gittim. Derdimi dilim döndüğünce anlattım ki zaten beni yatırıp daha sorular sorulurken serumu dayamışlardı. Kolumdan saati çıkarttılar ve o an işin asıl yüzünü anladım. Güneşte kızarmış piliçe dönmüşüm. Resmen pembe ve beyazdım. 2 renk. Yarışın başında o güneş kremlerini neden o kadar boca ettiklerini o an anladım. Doktorlar da çok yoğundular. Bu seneki yarışın hava şartları extreme olmuş. Bir çok kişi benim gibiymiş. O arada merak etmişler tabi beni. Haber yok, koşu zamanları felaket vs vs.. Ama serum çok iyi geldi bana, akşamına sanki o kusan yatan kalkan ben değildim. Ertesi gün sersemdim ama yine de ayaktaydım. Bana ders oldu, artık her yarış sonrası hastayım ayağı yapıp serum almaya çalışıyorum =) Tavsiye ederim direk ayağa kaldırıyor cin gibi oluyorsun =)





Yarış acısıyla tatlısıyla ve bol tecrübesi ile bitti. Adıma lakap bile takmışlar sonrasında Yüz Bin Kus diye =)  Canları sağ olsun. Bu yaşadıklarımı başkası yaşamasın ve bu yaşadıklarım bir örnek olarak yer alsın ve tabiri caizse "ben ettim evladım sen etme" =) demek için anlatıyorum. Yoksa kime ne benim bayılmamdan ya da kusmamdan. Geçmişe bakıp en kendimle eğlenebiliyorsam ve Kendimce başarılı olduysam ne mutlu bana. Tek rakibim Göksen Çınar!! =)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder